BDÖ'de Öğretmen Rolleri

yeni bir öğretmen olduğum için olumsuz koşulların şevkimi kıracağını düşünmüyorunm. elimdeki imkanları kullanarak da birşeyler yapabilirim. kendime ait laptopu kullannırım nasılsa sınıfta projeksiyon aletide var.. bütün sınıf böylece imkandan yararlanmış olur. illada önlerinde bi bilgisayar olunması gerekmiyor.

damla tosun demiş ki:BDÖ' de öğretmen rollerine bakacak olursak;öncelikle öğretmen yeni bir derse başlamadan önce öğrenciyi dersin nitelikleri,hedefleri açısından bilgilendirmelidir.anlatacagı konu hakkında öğrencinin bilgilerinin olup olmadığını yani hazırbulunuşluk düzeyini ölçmeli ona göre derse geçiş yapmalıdır.böyle olursa öğretmen bir konuyu bitirmeden diğerine geçemez ve öğrenci daha kalıcı öğrenir.
ayrıca öğretmen ile öğrenci sosyal etkileşim içerisinde olursa öğrencinin derse olan ilgisi artar. öğretmen sürekli öğrencinin cesaretini artırmaya çalışarak onun kendine olan güveninin artmasını sağlar.
öğretmen bilgisayar aracılığı ile dersi daha kısa zamanda anlatır böylece artan zaman içerisinde öğrencilerin dersi anlayıp anlamadığını sorduğu sorularla ölçmeye çalışır.

ben de arkadaşımıza katılıyorum.öğretmen elindeki o sınırlı imkanları kullanırken bilgisayarın olmadığı dönemlerde öncelikle konu hakkında gerekli bilgi ve amaçlarını verir.Ayrıca bilgisayardan mahrum oldukları bu zaman diliminde onlara yaratıcı düşünme ortamları sağlamalıdır.çünkü bi öğrencinin bakış açısını geliştirmesi onun ufkunu açar.Bilgisayar da zamanı gelince kullanıldığında, onların ufkundaki şeyleri görselleştirmeye daha yeni düşüncelerin şekillenmesine vasıta olur.Oluşturmacı yaklaşım da bunu gerektiriyor zaten.Öğretmen yol gösterici yeni düşünce, yeni fikirlerin çıkışında rehberlik eder.BUnun sağlanmasında BDÖ gerçekten de etkili bir yoldur.tamam sınırlılıklarından bahsedilebilir ama öyle derslerde vardır ki bi resim bi slayt o konuyu öğrencinin zihnine kazır.Bu da BDÖ nün getirdiği bi avantajdır.

vildan sofu demiş ki:yeni bir öğretmen olduğum için olumsuz koşulların şevkimi kıracağını düşünmüyorunm. elimdeki imkanları kullanarak da birşeyler yapabilirim. kendime ait laptopu kullannırım nasılsa sınıfta projeksiyon aletide var.. bütün sınıf böylece imkandan yararlanmış olur. illada önlerinde bi bilgisayar olunması gerekmiyor.

aslında biraz daha reel yaklaşmalıyız konuya.bizim şu an hepimizin bi laptopu olmadığı gibi, okulu bitirince illa da olacak diye bi durum söz konusu olmayabilir.Yani ne yazık ki bu zor şartlar altındaki okula başlayınca da bi laptopa sahip olamayabiliriz.
ayrıca yeni göreve başlayan bi öğretmenin heyecanlı olacağına inanıyorum ama bu şevk bu zor şartlar devam ettikçe daha ne kadar devam edebilir bunu biraz daha düşünmek lazım.Sonuçta yeni öğretmen de bi zaman sonra şevki kırılacak, eski öğretmen olacak bunun için ben olsam bilgisayarı sırası gelince ve bilgisayar laboratuvarından faydalandığım zamanlarda en etkili şekilde kullanarak öğretim sağlardım.madem bu kadar sınırlı BDÖ yapacağım sıra gelmeden önce bilgisayarla öğreteceklerimin bi programını yapar.bilgisayarı kullandığım dersi en etkili, en verimli şekilde kullanmaya çalışırdım...

sümbül vatansever demiş ki:yeni öğretmen olmanın hevesiyle öğrencilerime bilgilerimi aktarmk için uğraş veririm.okuldaki bilgisayarlardan bir tanesini alıp projeksiyon yardımı ile konuların anlatılmasını sağlarım.her hafta grup halinde konuları öğrencilere veririm ve konuları araştırmaları için istedikleri gün bir satlik bilgisayar temin edebilirim.buda çözüm olmazsa haftanın belli bir günü okul yanında bulunan internet le ilgili cafede bir saatlik kiralama ücreti ödeyerek okul bütçesinden bu eğitimi sağlamış olurum.

sümbülcüm inan o öğrencilerin bir saat erken gelmesi mümkün olabilir ama okul bütcesinden bu kiralama ücretini almak nerdeyse imkansız gibidir.çünkü sözkonusu para olunca özellikle müdürler para vermemek için ellerinden geleni ardına koymuyorlar

Bir öğretmen gerçekten mesleğini severek yapıyorsa tüm bu olumsuz şartlara aldırış etmez.Ben eğer böyle bir durumda olsaydım mesele fen ve teknoloji dersinde bazı konular vardır ki bilgisayar destekli sunum yapmamız gerekebilir örneğin bir ışık konusu ya da yapma imkanımaz olmayan deneyleri bilgisayar aracılığıyla öğrencilere daha iyi anlatabiliriz.Tabi bunun için olumsuz şartlar altındaki okulda bilgisayarlar dönüşümlü kullanıldığı için sıramın gelmesini beklerim ya da kendi laptopumu götürürüm öğrencilerim için onların en iyi şekilde öğrenebilmeleri için her türlü fedakarlığı yaparım.Ayrıca onları grup halinde çalışmaya teşvik ederim.Evleri birbirine yakın olanları bilgisayarı olan ve olmayanları aynı gruba koyarım internet kafeye gitmelerini fazla onaylamam, çünkü internet kafeler o yaşta çocuklar için çok tehlikeli.

Hümeyra Özüduruk demiş ki:

sümbül vatansever demiş ki:yeni öğretmen olmanın hevesiyle öğrencilerime bilgilerimi aktarmk için uğraş veririm.okuldaki bilgisayarlardan bir tanesini alıp projeksiyon yardımı ile konuların anlatılmasını sağlarım.her hafta grup halinde konuları öğrencilere veririm ve konuları araştırmaları için istedikleri gün bir satlik bilgisayar temin edebilirim.buda çözüm olmazsa haftanın belli bir günü okul yanında bulunan internet le ilgili cafede bir saatlik kiralama ücreti ödeyerek okul bütçesinden bu eğitimi sağlamış olurum.

sümbülcüm inan o öğrencilerin bir saat erken gelmesi mümkün olabilir ama okul bütcesinden bu kiralama ücretini almak nerdeyse imkansız gibidir.çünkü sözkonusu para olunca özellikle müdürler para vermemek için ellerinden geleni ardına koymuyorlar

Hümeyra dediğinde haklısın zaten müdür yardımcısı internet kafeyi kiralayacağına okula birkaç bilgisayar alsa daha karlı olur

MyKenzie'ye öğretmen modellerinden en etkilisi tekno oluşturmacı öğretmenlerdir.Bu tip öğretmenler teknolojiyi sadece öğretimi tamamlamak için değil aynı zamanda onu yeniden tanımlamak için eğitim programı ile bütünleştirirler.

MyKenzie'yegöre tekno oluşturmacı öğretmenin özelliklerine baktığımızda öğrencilere eğitim programına kolaylıkla entegre edilebilecek gerçek-yaşam deneyimlerine ait sanal benzetimler sağlar.Daha çok bu özellik bizi ilgilendiriyor.Çünkü fen ve teknoloji dersinde bazı deneylerin yapılması zor ve tehlikeli olabilir öğrencilere bunları bilgisayarda similasyonlarla gösterebiliriz.

Burda bir örnek olay üzerinden tartışma başlatılmış öğretmenlik yaparken başımıza böyle bir durum gelse ne yaparsınız? neler yapabiliriniz ?sorusuna cevap aranıyor .Yani gerçekçi yaklaşmak gerekir şefkinizi kırmak istemem ama hayat acı tatlı .Canlarım bu durumda ne kafe kiralabilir ne de okula öğrenci erken getirilebilir.Cafe kiralanmaz okullar zaten bütçe yetersizliğinden şikayet edip velilerden bağış altında para topluyor çoğu okulun su, elektrik,kömür borcu var kimse 6.sınıf öğrencisi için masa başında kişiye ait bilgisayarla şu an ki Türkiye şartlarında ders yaptıramaz bu ancak özel okullarda ve kolejlerde mümkün olabilir.(zaten esad hocanın belirttiği şartlarda gene öğrenciler projeksiyona ve haftada bir saat bilgisayar labına sahip.Bence bu da onlar için büyük bir nimet)Okula erken gelme konusuna gelince biz bile ders süresi geçince offlayıp pufflayıp sinir krizlerine giriyoruz(içten içe neler söylüyoruz)Allah aşkına ya hangi ilköğretim öğrencisi (6.sınıf öğrencisi sabahçı oluyor)sabah erken saatte gelmek ister gelseler de emin olun gözleri mamur olacağından boş boş bakarlar bilgisayarın karşısında hülyalara dalarlar...Ben yineliyorum bi 6.sınıf öğrencisi için bilgisayar olmazsa olmaz diye bir kaide yok.İmkanlar ölçüsünde bilgisayar labından ve okulun dizüstü bilgisayarlarından yaralanmak yeterlidir.Ya da alın laptobunuzu projeksiyon her sınıfta varmış sunun bilgiyi illa öğrencinin altında bilgisayar olmasına gerek yok.Her öğrencinin önünde bilgisayar olması fen ve teknoloji dersi için değil de bilgisayar dersi veriliyorsa o ders için gerekli...

Dersimizn adı fen ve teknloji ama teknoloji olmadan da ders yapılabileceğine inanıyorum .Marmara üniversitesinde okuyoruz ve çoğu zamnlarda teknoloji kullanma ve bulma konusunda güçlük çekiyoruz .Geçen biyoloji dersinde laptop değil tepegöz bile zor getirttik sınıfa :DAyrıca İstanbul'un uzak semptlerinin birinde pc haftada bir kullanılabilir durumda olması nimet bile sayılır:D Bence öğretmen istedikten sonra elindeki imkanları sonuna kadar kullanır napar eder mutlaka öğrenciye gerekli olanı verir.Bizler beğenmediğimiz sıradan öğretmenler gibi olmak istemediğimizi söylüyoruz çoğu zaman.Eğer sınıfta projeksiyon aleti var ama pc sırası gelmiyor dersek bu bizim bahanemiz olur .Hem eskiden pc mi vardı arkadaşlar renkli kalemler ,kartonlar boyalar,maketler vb. materyallerle tüm bilgimi öğrencilerime aktarırım.Öğrenebilmeleri için değişik oyunlar etkinliklerle dersimi anlaşılır hale getiririm .Ama mutlaka öğrencilerime göstermem gereken bir resim sunum vb.varsa kendi bilgisayarımı getirir onları bundan mahrum bırakmam.Zaten bilgisayar olması eğitimde biryere kadar gerekli ,önemli olan öğretmenin donanımı .Sadece bilgisayarla da eğitim yapılamaz sonuçta bu bilgisayar dersi değil

hatice kalkan demiş ki:Burda bir örnek olay üzerinden tartışma başlatılmış öğretmenlik yaparken başımıza böyle bir durum gelse ne yaparsınız? neler yapabiliriniz ?sorusuna cevap aranıyor .Yani gerçekçi yaklaşmak gerekir şefkinizi kırmak istemem ama hayat acı tatlı .Canlarım bu durumda ne kafe kiralabilir ne de okula öğrenci erken getirilebilir.Cafe kiralanmaz okullar zaten bütçe yetersizliğinden şikayet edip velilerden bağış altında para topluyor çoğu okulun su, elektrik,kömür borcu var kimse 6.sınıf öğrencisi için masa başında kişiye ait bilgisayarla şu an ki Türkiye şartlarında ders yaptıramaz bu ancak özel okullarda ve kolejlerde mümkün olabilir.(zaten esad hocanın belirttiği şartlarda gene öğrenciler projeksiyona ve haftada bir saat bilgisayar labına sahip.Bence bu da onlar için büyük bir nimet)Okula erken gelme konusuna gelince biz bile ders süresi geçince offlayıp pufflayıp sinir krizlerine giriyoruz(içten içe neler söylüyoruz)Allah aşkına ya hangi ilköğretim öğrencisi (6.sınıf öğrencisi sabahçı oluyor)sabah erken saatte gelmek ister gelseler de emin olun gözleri mamur olacağından boş boş bakarlar bilgisayarın karşısında hülyalara dalarlar...Ben yineliyorum bi 6.sınıf öğrencisi için bilgisayar olmazsa olmaz diye bir kaide yok.İmkanlar ölçüsünde bilgisayar labından ve okulun dizüstü bilgisayarlarından yaralanmak yeterlidir.Ya da alın laptobunuzu projeksiyon her sınıfta varmış sunun bilgiyi illa öğrencinin altında bilgisayar olmasına gerek yok.Her öğrencinin önünde bilgisayar olması fen ve teknoloji dersi için değil de bilgisayar dersi veriliyorsa o ders için gerekli...

Hatice'ye katılıyorum ben de.Sabah 8:30 daki derslere bu saatte dersmi olur diyerek sölenirken küçücük çocuklardan erken gelmelerini bekleyemeyiz heralde.Ayrıca internet cafe yi kiralayarak ders yapmak iyi hoş da okul müdürleri bunun parasını karşılamaya ikna olmaz öğrenciler ödesin der e okulun bulunduğu semt de malum zaten bu iş olmaz kısacası .En mantıklı yol sınıfta gerekli gördüğümüz yerlerde kendi laptop larımızı getirip kullanmamız ,öğrencilere bilgisayar eğitimi de vermek istiyosak bunu kendi bilgisayarımızı gerektiğinde öğrencilerimize kullandırabiliriz tabi kontrolümüz altında

böyle bir okula öğretmen olsaydım.ilk önce anlatacağım konular hakkında öğrencinin bilgisinin olup olmadığını ölçerdim.ayrıca sınıfta bilgisayar yardımı ile ders anlatacaksam ve bilgisayar sıkıntısı çekiyorsam önce öğrencilere dersle ilgili teorik bilgiyi verirdim.daha sonra derse yanlatılanları evinde bilgisayarı olan öğrencilerden uygulamasını diğer öğrencilerin ise düzgün olan internet kafeye imkanları elverdiği sürece gitmelerini isterdim.bu süre içerisinde bilgisayar sırasının bana geldiğini düşünerek öğrencilerin yapamadığı yerleri projeksiyon cihazı yardımı ile göstermeye çalışırdım.22 kişişik bilgisayar odasına ise öğrencileri ikişerli oturturp kalan bir kişinin ise(evdeki bilgisayarı diz üstü ise getirmesini isterdim) böylece dersimi anlatmaya çalışırdım.(bu arada belirli aralıklarla mili eğitime dilekçe yazıp bilgisayar laboartuarı isterdim)

mykenzie'nin öğretmen rolleri genellikle eğitimde teknolojinin kullanılması gerektiğini,derste tehlikeli olan deneyleri benzetimlerden yararlanarak iyi öğrenmesini,ve en önemlisi bilgi okur yazarlığının artması için öğretmenin çabalaması gerektiğini belirtir.teknoloji ve oluşturmacılığın kullanımına olanak sağlayan ders biçimlerinin uygulanması gerektiğini de ayrıca belirtir.

maşallah öğretmenler grev grev dolaşıyor açız diye bizim arkadaşlar kendi laptopumuzla geliriz diyolar komik olcak ama; iki sınıfıda bilgisayar gerekli olan derslerde toplantı salonu veya herhangi bir büyük sınıfa toplarım sınıfın kendi projeksiyonunu kurarım bilgisayar laboratuarındaki laptoplardan birini alıp projeksiyonu ona bağlarım böylece iki sınıf için ayrı ayrı laptop gerekmez ve iki sınıfında bilgisayar gerektiren ders saatlerinin toplamı kadar sürede laptop bende kalcağı için laptopun bende kalma süresi artmış olacak anlatabildim mi bilmiorum ama maliyetsiz ve zaman kaybettirmeden sadce bu yapılıyor.(yada yine iki sınıfın tüm bilgisayar gerektiren derslerini birleşitiririm bir projeksiyonu kullanırım diğerini satar yerine laptop aldırttırırım demirbaşlar listesine bunu yazdırırım tabi maliyet karşılarsa birde milli eğitim beni kovmassa

Nihal arkadaşımızın da dediği gibi az da olsa bana ayrılan süreden en iyi şekilde yararlanmaya çalışırım.Gerekli isteklerimizi tüm öğretmenler olarak milli eğitime bildirerek ihtiyaçların giderilmesi husunu dile getiririm

Mckenzi'ye göre tekno oluşturmacı öğretemen öğrencilereteknoloji ve oluşturmacılığın her ikisinin de kullanımına olanak sağlayan ders biçimlerini uygular,eğitim programına kolay entegre edilebilecek gerçek -yaşam deneyimlerine ait sanal benzetimler sağlar.Fen ve teknolji dersi için de öğrecilere konuyu öğretemen günlük hayattan ne kadar çok örnek verebildiğinize ve öğrencide konuyu somut hale getirebildiğinize bağlıdır .Bu nedenle öğrenilmesi zor konularda benzetm tekniğinin kullanılması oluşturmacı yaklaşım gözönünde bulundurularak,öğrencilerin problem çözmeye yönlendirilmesi de öğrenmeleri için önemli olacaktır.

Ordaki bütün öğretmenlerin BDÖ yapacağını zannetmiyorum.Bundan dolayı o üç bilgisayar ders için pek dolu olmayacaktır.Çok istekli bir öğretmene bunlar mazeret olamaz,kendi maaşıyla bir bilgisayar alabilir.Dersini istediği gibi işleyebilir.

Ayrıca bazı arkadaşlar öğrencilerden dolayı;bilgisayarı olmayan bilgisayarı olana gidip çalışır demiş.Bu,o yaştaki öğrenciler için gayet rencide edici bir durumdur ve bundan ailesi de mahcup olur.Unutmayalım ki,öğretmenin tek işi BDÖ yapmak değil.

Dilek arkadaşım gerçekten bana çok güzel cavap vermiş söylediklerinde de çok haklı. Ama bu kişisel bir görüş. evet herkesin laptopu olmayabilir benimde olmayabilir ama elde etmek o kadar da zor değildir bence. öğretmenlik var olan imkanları elinden geldiğince kullanmaktır.

Meltem Ercan demiş ki:Mckenzi'ye göre tekno oluşturmacı öğretemen öğrencilereteknoloji ve oluşturmacılığın her ikisinin de kullanımına olanak sağlayan ders biçimlerini uygular,eğitim programına kolay entegre edilebilecek gerçek -yaşam deneyimlerine ait sanal benzetimler sağlar.Fen ve teknolji dersi için de öğrecilere konuyu öğretemen günlük hayattan ne kadar çok örnek verebildiğinize ve öğrencide konuyu somut hale getirebildiğinize bağlıdır .Bu nedenle öğrenilmesi zor konularda benzetm tekniğinin kullanılması oluşturmacı yaklaşım gözönünde bulundurularak,öğrencilerin problem çözmeye yönlendirilmesi de öğrenmeleri için önemli olacaktır.

meltem arkadaşımıza katılıyorum.oluşturmacı yaklaşım öğretmene yol gösteriyor bi anlamda.bu şekilde öğretmen nerede nasıl ne zaman BDÖ kullanması gerektiğini biliyor.Ayrıca bu yaklaşım öğretmeni sadece yol gösteren, gerektiğinde yardım eden bir klavuz yapıyor.Kısacası oluşturmacı yaklaşımı kullanan öğretmen sürekli bilgisayarı kullanmak yerine onu etkin anlamlı bir şekilde kullnacağı için bu olumsuz koşullardan daha da az etkilenecektir.Çünkü onun için bilgisayar olmazsa olmaz değil, tamamlayıcı unsurdur.Bilgisayarın olmadığı durumlarda da çeşitli şekillerde de beyin fırtınsa, problem çözme vs gibi teknikler kullanır.Böylece yetersiz teknik imkanlardan dolayı şevkini kaybetmiş öğretmen değil, gerektiği zaman elindeki imkanları en iyi şekilde kullanan, mutlu öğretmen modeli ortaya çıkmaktadır.

bu ortamda şu rolleri kullanabilirim.nasıl mı?şöyle ki:
- Öğrencilerin kendi öğrenmelerini ve kendi başlarına karar verme yeteneklerini teşvik eder.
bunun için öğrencilere çeşitli olaylar ile ilgili sorular sorarım.bu durumlarda herkesin fikrini alıp,onlara olyalr karşısında karar verebilme yeteneği kazandırırım.yani onları karar vermeleri için yanlız kaldığını hissettirirm.
- Ham veriler ve birincil kaynakların yanı sıra manipüle edilmiş, etkileşimli ve fiziksel materyaller kullanır.
fiziksel materyaller kullanak için BDÖ gerekli değil, maket şeyler tasarlarım konu ile ilgili onların da farklı türde materyaller yaratmalarını isterim.
- Görevler tasarlarken "sınıflandırma", "çözümleme", "tahmin" ve "yaratma" gibi bilişsel terminolojiyi kullanır.
yaratıcı olma konusunda herkesin beklenilen ve bilinen şeylerin dışında şeyler tasarlamasını isterim.Örn:öyle bi ev yapın ki şu zamana dek hiç görlmemiş olsun.mesela öğrencinin kaplumbağadan ev yapması onun yaratıcılığının göstergesidir.
- Kavramlar ile ilgili kendi anlamlarını paylaşmadan önce öğrencilerin bu kavramlar hakkındaki düşüncelerini sorgular.
bunun için de öğrenciye konuyu anlatmadan anlatacağım konunun terimlerini sorarım.o söyler bende doğrusunu söyleyice yanlışını anlar yada biliyorsa daha kapsamlı bilgiler edinir

- Öğrencileri hem kendileri ile hem de diğer öğrencilerle karşılıklı konuşma ve tartışmalara girmeleri konusunda cesaretlendirir.
bu konuda herkesçe farklı yorumlanabilecek konular açarım öğrencilerin de yorum yapmasını isterim.belki de bi münazara.bu şekilde öğrencicesaret kaznır, kendini daha iyi ifade eder.
- Öğrencilere açık-uçlu sorular yönelterek onları araştırmaları ve sorgulamaları için cesaretlendirir.
bunun için de öğrencilere sorular sorarak onların araştırmasını isterim bu onlara araştırma merakı kazandırmanın yanı sıra, bilgi öğrendikçe mutlu olma özelliği de kazandırır.
- Öğrenciler için önce mevcut varsayımları ile çelişebilecek deneyimler yaratır ve saha sonra varsayımlar ve bakış açılarını tartışmaları konusunda onları cesaretlendirir.
öğrencilerin sahip oldukları önbilgi veya tecrübeleri zıt fikirde olan arkadaşları ile paylaştırıp, ikisinin de farklı kazanımlar edinmelerini sağlarım.böylece olaylara tek yönlü bakan insanlar değil, farklı bakış açılarına sahip çok yönlü insanları geleceğe kazandırırım.
buradan da görüyoruz ki tüm bu rolleri sağlamak için illa da BDÖ şart değil.Ama şunu da belirtiyim BDÖ olsa daha da verimli olur.benim bahsettiğim zor şartlar için...

Hümeyra Özüduruk demiş ki:ben olsam okul müdürüyle konuşurum.okulun bir iki saaat erken açılıp açılamayacağını sorarım.(eğer illede bilgisayarlı bir ders yapılması gerekiyorsa tabi)"çocuklar bir iki saat erken gelin okula;çünkü bilgisayarda görsel olarak göstermem gereken dökümanlar var derim.tabi önce uflayıp puflarlar ama neden böyle birşeye gerek duyduğumu açıklayınca sesleri çıkmaz.
ayrıca ben birkaç arkadaşımın dediği gibi bilgisayara bağımlı gibi ders yapmayı sevmem.çünkü az olan şey kıymetli oluyor.sürekli olarak bilgisayar kullanılınca o da cazibesini yitiriyor.önemli olan çok etkili,görsel değeri yüksek olan resimleri,deney düzeneklerini,similasyonları göstermek yeterli olacaktır.bilgisayara yüklenip ;beyin çalıştırılarak anlatılan dersleri hiçe saymak saçma olur.

Erken gelme konusunda öğrencilerin pek istekli olacağını düşünmüyorum.Neden böyle birşey yaptığımı söylersem erken gelirler demişsin;ama o yaşta çocuklar çok da geleceklerini düşünemiyorlar.Aslında çok düşünüyorlar da pek çaba sarfetmiyorlar gelecekleri için.Başka konular daha çok ilgilerini çekiyor.ayarlasan bile tüm öğrenciler katılmaz bence.Bu durumda sen de öğrenmek isteyen gelir diyen öğretmenlerden olmazsın bence.Yani onlar neyi öğrenmeleri gerektiğinin bilincinde olmadıklarından erken gelme iyi bir fikir değil bence.(ki müdür engelini aşman da başlı başına bi zorluk. Biliyosun müdür okulu erken açma sorumluluğunu almak istemeyecektir büyük bir ihtimalle.)

Ben böyle bir devlet okulunun pek de seviyesi düşük olarak görmüyorum.Bir kere bilişim laboratuvarı var (koca bir okul için bilgisiyar sayısı 22 bile olsa)Üstelik sınıfımızda bir de projeksiyon makinesi var.Türkiyedeki devlet okullarının çoğunda bilişim laboratuvarı var.(bilgisiyarlar çalışıyor mu bilmiyorum)Ama projeksiyon makinesine sahip olmak hele bir de benim sınfımdaysa gerçekten sevindirici.Bende bazı arkadaşlarım gibi bu zamanda bir öğretmenin kendisine ait bir dizüstü bilgisiyarına sahip olması gerektiğinden yanayım.Ben böyle bir durumda önce öğrencilerime dersi anlatır,görsellikten faydalanmak için bilgisiyarımı kullanırdım.Eğer bilgisiyarım olmasa idi bu herşeyin sonu degil.Eskiden bilgisiyar yoktu fakat yaratıcı düşüncenin ürünleri derste materyal olarak kullanılıyordu.
Okulda bir bilişim laboratuvarı birde bir bilgisiyar öğretmeni var.Bilgisiyarla ilgili temel bilgileri derste öğretmenleri vermiştir.Ben de 6.sınırtayken 25 tane bilgisiyardan oluşan bilişim laboratuvarımız vardı ikişerli otururduk ve öğretmenimiz bize bilgisiyarla ilgili temel bilgileri ve program(word,excel...) kullanmasını öğtetmisti.
Bir de haftada bir gün bana ayrılan bilişim laboratuvarı hakkımı kullanarak öğrencilere araştırma nasıl yapılır,etkinlik nasıl hazırlanır bunları öğretirim.
Ayrıca, bilgisiyar öğretmeninden hartanın belli günlerinde onun gözetimide öğrencilerin araştıma ödevleri için bilgisiyarları kullamalarını rica ederim.Günümüzde öğretim programının değiştirilmesiyle bu uygulama yapılmaktadır.
Son olarak derste kullanılacak tek materyal bilgisiyarlar degil.Birbirinden değerli kitapları olan kütüphaneleri unutmamak gerekir.Ayrıca yaratıcı ürünler ortaya cıkarmak için bir kağıt,bir makas ve bir yapıştırıcı yeterlidir.