"Bilgisayar Destekli Öğretim (BDÖ)" deyince aklınıza neler geliyor?

hatice kalkan demiş ki:"Arş. Gör. Esad ESGİN":Son yıllarda Web 2.0 olgusunun hayatımıza girmesi ile birlikte Facebook, LinkedIn, Twitter gibi sosyal ağ, haberleşme ve paylaşım siteleri hemen her yaştan kullanıcıyı cezbetmekte ve kendi ağına dahil etmektedir. Bu sayede bir ileti yüzlerce insanla paylaşılmakta, beğenilen bir video arkadaş çevresinin de beğenisine sunulabilmektedir. Bu tür gelişmeler de göz önünde bulundurulduğunda bilgisayar ve İnternetin insanları sosyalleştirdiği mi yoksa asosyalleştirdiği mi söylenebilir? Değerli düşüncelerinizi bekliyorum.
-Ne tam anlamıyla sosyalleştirir ne de asosyallaeştirir.Facebook gibi ağlar denildiği gibi eski arkadaşları bulma onlarla beğenilen bişeyleri paylaşma yeri geldiğinde konuşma imkanları sağlıyor.Ben face'i gereksiz bir ağ olarak görmüyorum.Devam etmesi gereken arkadaşlıklar zaten devam eder denilmiş ama yeri geliyor farklı şehirlere göç oluyor yeri geliyor telefon numarsı değişebiliyor,face ise bu tip engellere karşı + bir olanak.Ayrıca arkadaşlığının devam etmesini istemediğin arkadaşlar varsa eklemezsin.Facebook vakit kaybıysa msn de tamamen vakit kaybı oluyor o zaman (...ki yerine göre öyle de...).Aslında bu tip şikayetlerde bulunmak da saçma çünkü sen nasıl kullanırsan bilgisayar da yani bu tip ağlar da sana o şekilde imkan verir diye düşünüyorum.Facebookta çok sevdiğin ama bir türlü ulaşamadığın birine burdan ulaşıp da dostluğunu devam ettirirsen ya da ondan haber alırsan fayda,msn'i de vakit geçsin zaman öldüreyim diye değilde haberleşme konuşma aracı olarak kullanırsan gene fayda... Kısa ve öz =>> Önemli olan bunları biz ne şekilde nasıl amaçlarla kullanıyoruz o.Bu tip ağların faydası da zararı da kullanıcılardan kaynaklanır yani bizlerden.Lütfen bu tip ağları suç atmayalım da Bilinçli kullanıcı olamaya çalışalım...

pınar karaboğa demiş ki:Dikkatimi çeken bir nokta oldu.Sürekli bilgisayar yararlı mı-zararlı mı,kullanılmalı mı- kullanılmamalı mı,aktifleştirir mi-pasifleştirir mi,sosyalleştirir mi-asosyalleştirir mi(?)gibi konularda farklı yorumlar,farklı bakış açıları sunuyoruz.HAYAT BİR GEMİ,SENSE KAPTAN.ETRAFINDA OLANLAR DALGALAR...ŞİMDİ İSTER GEMİYE BİNERSİN,İSTER YÜZME ÖĞRENİR YÜZERSİN YA DA DENİZE ATLAR KADER BU DERSİN.DALGALAR İSE KİMİ İÇİN ENGEL TEŞKİL EDER KİMİ İÇİNSE BAŞARIYA ULAŞTIRAN YOLLARI TEŞKİL EDER.YANİ HERŞEY BİZDE BAŞLAR-BİZDE BİTER.YARARI OLANI ZARARA ÇEVİREN,ZARARI OLANI YARARA ÇEVİREN "BİLGİSAYAR" DEĞİL BİZLERİZ...

neslihan kalaycı demiş ki:bundan on yıl önce belki bilgi çağının sonlarındaydık, neyi ne kadar bilidğin önemliydi. bildiğin bir işi yaparak birşeyler başarma şansımız vardı çünkü bilgide çeşitlilik sosyal hayatımız gerektirdiği gereklilikler kadardı.

bigisayarın ve internetin yaygınlaşması hayatımıza bilgi çeşitliliği getirdi, eğitimin, uzmanlığın yada deneyimin ne olduğnu bakılmaksızın çok ayrı kollarda gerektiğinde ihtiyaçtan gerektiğinde hobi olarak çok farklı bilgi kaynaklarından faydalanır olduk, çünkü internet bize bilgiye oturduğumuz yerden ulaşma imkanı verdi.

bilgilerde çeşitlilik ve çokluk bilginin değerini düşürmedi ama bilgi sahibi olmanın değerini düşürdü, artık hiç alakamız olmayan konularda dahi bilgi sahibi olabiliyoruz, gerekli eğitimler, seminerler vs. öğrenilmesi zor olan bilgiler için yardımcılarımız.

artık bilgi çağında değiliz, artık bize öğretilenler yalın bilgiler değil, bize BİLGİYE NASIL ULAŞACAĞIMIZ öğretiliyor. bu bilgi çeşitliliğinde ve çokluğundada önemli olan bilgi sahibi olmaktan çok hangi bilgiye nasıl ulaşacağımızı BİLMEMİZ..!

Gökçe SINMAZ demiş ki:Bir konuda bilgisayar destekli öğretimin yararlı kısmına değinmek istiyorum.Arkadaşlar bedensel engelli kardeşlerimizi unutmayalım lütfen.Sizlerle çok etkilendiğim bir yaşam öyküsünü paylaşmak istiyorum.
Bir kişi düşünün,bir yaşından beri "osteogenesis imperfekta",yani bilinen adıyla "cam kemik" hastası.Okula hiç gidememiş,üstelik hastalığı yüzünden 20 yıldır kıpırdamadan sırtüstü,evinde bir odada yatıyor.Annesini 9 yıl önce,babasını ise 10 gün önce kaybetti.Üstelik beş kişilik ailesinin maddi sorumluluğu onun üstündedir.Haklı olarak böyle biri ne yapabilir?Hayata bakışı nasıl olurdu?Sizce mutsuz,karamsar,hedefsiz bir hayat yaşar,hatta yaşamak bile istemez değil mi?
Hilal Lüle bunların hepsini yaşadı ama vazgeçmedi.Evine kurduğu bilgisayar düzeneğiyle internetle tanıştı.Ekran klavyesi o zamanlar olmadığı için harfleri,bazı kelimeleri word belgesi olarak yazdırdı ve internette dolaşırken kopyala yapıştır olarak kullandı.İnternetten web tasarımı yapmayı ve ingilizce'yi öğrendi ve Sabancı Üniversitasi Bilgi Teknoloji Bölümü webmasterı ve kadrolu elemanı olmayı başardı.900 sayfalık iç ve dış web sitesini yönetiyor,hatalarını gideriyor,güncelliyor.Haftada bir günde webcam aracılığıyla toplantılara katılıp görüş bildiriyor.
Onun İstanbul'da yaşadığını ve bunların hepsini İstanbul'dan yaptığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.O bunların hepsini Trabzon'da evinin bir odasında yatağa bağımlı olarak yaptı.O çoğu insanı umutsuzluğa itecek bir hayatı başarılarla örmeyi başarmıştı.1 Mayıs 2005 tarihinde ise hayata gözlerini kapadı.Arkasında insanın isterse her durumda başarılı olabileceğini gösteren,ispatlayan bir başarı hikayesi bıraktı.